maceraperestim
 
  >>Anasayfa<<
  Kurban VE Kurban Bayramı
  Sayfa Hakkında ANKET
  İletişim
  Ziyaretçi defteri
  Sizler İçin
  Aşk-ı Matematik ...
  Acılar Denizi...
  Gökteki AY
  Sevgi Işığı
  AşKıN aNLAmI
  Canım Öğretmenlerim
  Sevgi Yolu
  Romantik
  iŞte aşk BUDUR....
  Aşk Bazen...
  Sevme Beni Ne Olur
  Polis Koleji Hakkında Bilgi
  Çizgi Film Kahramanları
  Anneciğim
  Babacığım
  Şarkı Sözleri
  =Dostum=
  Takımlar
  Çeşit çeşit avatarlar
  =Sevdiğim Müzik Aletleri=
=Sevdiğim Müzik Aletleri=


=PİYANO=


Piyano, klavsen´in gelişmişi, tuşlu bir çalgı. Yapım biçimi ile duvar ve kuyruklu (salon) adı verilen çeşitleri vardır. piyano kelimesi italyanca "Pes ve güçlü sesli klavsen (harpsikord) - gravicembalo col piano e forte" ´den gelir. piyano Forte olarak adlandırılması da bundandır. Atası, klavsenden en önemli farkı, tuşa basarken uygulanan kuvvete göre çıkan sesin şiddetinin de aynı yönde değişken olmasıdır. piyano çalan kişiye piyanist veya piyano sanatçısı denir. İlk tuşu La-0, son tuşu Do-8 olma üzere toplam 88 tuştan oluşur.


TARİHÇESİ:

İlk piyano 2007 li yıllarda italya - floransa´da Bartolomeo Cristofori´ tarafından yapıldı. Cristofori´nin en büyük başarısı, piyano´nun temel mekanik sorunu olan, çekicin tellere vurması anında sesin çekicin etkisi ile sönümlenmemesi ve çekicin çok çabuk bir şekilde tellerden ayrılarak notanın yeniden çalınabimesi sorununa bir çözüm üretmesidir. Öldüğü 1731 yılına dek 20 civarında piyano üretti. Fransız Marius´un bu çalgıya katkısı, tokmaklı klavseni bulmak oldu. Saksonyalı Silbermann ise, Schröter´ in çekiç sistemini geliştirdi ve Bach´ın da değerli öğütlerinden yararlanarak, klavyenin tüm ses genişliğinde eşit bir ötüm elde etmeyi başardı. Augsburg´ da org yapımcısı Johann Anderas Stein (1728-1792) alman veya viyana usülü denen mekanizmalı piyanolar meydana getirdi. 1789´da Stein, ayrıntıları belirtmek için kullanılmakta olan dizliklerin yerine pedal koydu. Andreas ve torunu Johann Baptist Streicher (1796-1871), piyanonun yapısını (Beethoven´in arzusu üzerine) daha sağlamlaştırdı ve ikinci bir otum kapağı ekleyerek daha dolgun bir ses sağladı. piyano sanayinin gerçek kurucusu alman Zumpe´ dir, "kılavuzlu" denen mekanik piyanoyu gerçekleştirdi. İlk düz piyanoyu, 1789´ da İrlandalı William Southwell yaptı.




Sebastian Erard 1822´de piyano yapım tekniğini geniş ölçüde etkileyen bir yenilik getirdi (ikili itme dilleri). Henri Pape, çapraz tel ve keçeli çekici buldu. James Thom , ekleme demir çatıyı kurdu. Bu çalgı, büyük bestecilerin en yakını olmuştur, dolayısıyla bu çalgı için verilen bestelerin sayısı ciltler tutar. "Piyanistler, diğer çalgıları çalanlara nazaran, çıkaracakları sesleri piyano üzerinde hazır bulurlar" gerekçesiyle, küçük yaştan (altı-on) başlayarak, öğrenebilecek çalgılardan birisidir. Ünlü Piyanist Sigismund Thalberg: "Çalarken, sesleri uzatmayı, iyi bir ses çıkarmayı ve ses çıkarırken gerekli olan değişiklikleri yapabilmek için, zorunlu olan ilk şartlardan biri her türlü sertlikten uzak bulunmaktır. Kolda, elde ve parmaklarda yetenekli bir şarkıcının sesinde sahip olduğu incelik ve bükülmeler bulunmalıdır" diyor ve şöyle devam ediyor: "İhmal edemeyeceğimiz bir konu varsa, o da , çalarken vücudun hareketlerinde büyük bir ölçü olmasının; kolları, elleri büyük bir sükunetle yönetmenin, piyanoya çok yüksekten vurmamanın, kendi kendini dinleyebilmenin ve hüküm verebilmenin gerekliliğidir.

Genellikle, parmaklarla fazla çalışılmakta, fakat kafa ile yeter derecede çalışılmamaktadır." piyano pedallarının kullanılması hakkında, Antoine Marmontel şöyle diyor : " pedalları kullanmasına izin verilen öğrencilerin büyük bir kısmı onları usülleri saymak için kullanırlar veya ayaklarını pedalın üzerine basarlar ve bir daha çekmezler. Şüphesiz ki, her ikisi de kusur sayılan bu alışkanlıklara sahip olmamak gerekir. Lavignac ise: " pedal sanatı ayağın nasıl konulacağını değil, nasıl çekileceğini bilmektir" diyerek, gerekli öğüdü vermiştir.


TARİHTE KEMAN'IN YERİ

Keman'ın ilk kez nerede yapıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte , ortaçağda İngiltere'de Fiddle , Almanya'da Fiedel İtalya'da Lira da Braci , Fransa'da Viel adlarıyla kullanılan yaylı çalgılar Keman'ın atası sayılır. Lavignac , Keman'ın Türklerin Kemençe'i guz (Oğuz Kemençesinden)alındığını yazar. Bazı kaynaklarda ise Arapların Rebab'ından geliştirildiği öne sürülmüştür . 16.ve 17. yüzyıldaki Keman yapım ustaları Nicolo Amati , Paolo Maggini , Giuseppe Guarneru , Antonio Stradivarius Keman'a son şeklini vermişlerdir . Keman asıl biçimi korumakla birlikte 19. yüzyılda , bazı değişikliklere uğradı . Çağdaş Kemanda gövde ve sap daha uzun ,köprü daha yüksektir . Keman'a orkestrada ilk olarak ,1565 te St.Riggo ve Corteccia'nın eserlerinde yer verilmiştir . Sonraki yıllarda orkestradaki görevlerinden dolayı 1. ve 2. Keman olarak adlandırılmış orkestradaki sayıları çoğaltılmıştır.

TÜRK MÛSİKÎSİ'NDE KEMAN'IN YERİ

Keman'ın Türk ülkesine ne zaman geldiği kesin olarak bilinmiyor. İstanbul ve Trabzon gibi Lâtin ülkeleri ile sıkı ilişkiler bulunan şehirlerde çok eskiden beri Keman'ın en eski örneklerinin bulunduğu ileri sürülmüştür. Kanunî Sultan Süleyman 'ın sadrazamlarından Makbul İbrahim Paşa'nın gençliğinde, padişahın şehzadesi olarak Manisa'da bulunduğu yıllarda Keman çaldığı biliniyor. Yine bu yüzyılda yaygınlık kazanmış bir saz olarak klâsik mûsikîmize girememiş olmakla birlikte , halk arasında çok tutuluyor ve koltuk meyhanelerinde çalınıyordu. Keman'ı üst düzey sınıf arasına sokan kişinin , Sultan 1.Mahmud dönemi sanatkârlarından olan Corci olduğu ileri sürülür. Keman'dan önce mûsikîmizin yegâne sazı Rebab idi .O yıllarda Keman'a "Viola d'Amore" deniyordu ki, bu sazın benzeri yakın zamanlara kadar kullanılmış olan Sine Kemanı'dır. Kemani Corci'ye kadar bütün kaynaklarda , eski Türk Kemanını çalanların Türk olduğu halde, 18.yüzyıldan , daha doğrusu Corci'den sonra Türk olmayan kimseler Batı Kemanını çalmağa heves etmiş ve pek çok ünlü isim otaya çıkmıştır. Hiç şüphesiz bu sanatkârlar " Viola d'Amore " nin farklı şekli olan Sine Kemanı'nı çalıyorlardı ; Yedi teli olan Sine Keman'ın sesi biraz boğukça olduğu ve Kemençe sesine benzediği için , musikîden anlayanlarca daha çok tercih ediliyordu . 19. yüzyıl başına kadar Keman çalan sanatkârlar Keman'ın her iki türünü de kullanmışlardır. Daha sonra Sine Kemanı unutulmuştur. Son icrakârları Mustafa Sunar ile Nuri Duyguer olmuştur . Batı Keman'ının ülkemize yerleşmesinde Romanyalı Miron'un büyük rolü olmuştur. Ülkemizde Türk Musikîsi ölçüleri içinde çok güçlü icrakârlar yetişmiştir . Bir devreye damgasını vuran bu sanatkârlardan bazıları şunlardır: Kemanî Hızır Ağa , Kemanî Rıza Efendi , Kemanî Corci , Kemanî Kör Sebuh , Kemanî Aleksan Ağa , Kemanî Memduh , Bülbülî Salih Efendi ,Reşat Erer , Nubar Tekyay , Sadi Işılay , Hakkı Derman , Selahattin İnal v.b. Musikî terminolojimizde Keman çalanlara " Kemanî " denir .

KEMAN'IN ÖZELLİKLERİ

Keman insanı derinden etkileyen , eşsiz güzellikteki sesiyle , yaylı çalgılar ailesinin en önemli üyesidir. Sesi , öteki çalgılara göre birçok bakımdan insan sesine daha yakındır . Keman , çene altı ile omuz arasına sıkıştırılarak tutulur. Sol elin parmakları sap üzerinde bulunan tellere basarak gezinirken , sağ elde tutulan yay ,Keman tellerine sürtülerek çalınır . Gövdenin orta bölümündeki yan girintiler yayın daha kolay hareket etmesini sağlar.35 ile 36 cm arasında değişen bir gövdesi vardır. Küçük ve hafif bir çalgı olmakla birlikte , ortalama 84 ayrı parçanın bir araya getirilmesiyle yapılır .Genellikle iki cm .kalınlığında bir çam veya akağaç'tan oyma kalemi ve rende kullanılarak biçime sokulur . Keman'ın bir gövdesi ve buna bağlı bir sapı vardır.Gövde göğüs tahtası ya da tabla denen üst kapak , alt kapak ve onları birleştiren yanlık adlı verilen bir kasnaktan oluşur. Tellerin köprü aracılığıyla gövdeye yaptığı basınca direnebilmesi alt ve üst kapaklara hafif bir kavis verilmiştir . Sapın ucundaki burgulara( kulak) sarılarak bağlana teller bir eşikten (köprü) geçerek gövdenin ucundaki kuyruk bölümüne bağlanır . Köprü tellerin titreşimini üst kapağa iletir .Burgu yuvalarına yerleştirilen kulaklar tellerin istenilen ölçüde gerilmesini sağlar . Gövdenin içine boydan boya yerleştirilmiş ,bas çubuğu ya da bas kirişi denen bir çıta , eşiğin tam altında da can direği denilen bir takoz bulunur . Bas çubuğu sesin tınılanmasına , can direği de ses titreşimlerinin alt kapağa iletilmesine yardımcı olur . Üst kapak üzerinde " f " biçimindeki iki ses deliği ses titreşimlerinin gövdeden dışarı çıkmasını sağlar . Dış etkilerden korunabilmesi için yapımı tamamlandıktan sonra özel karışımlı bir tutkalla cilalanır, cila aynı zamanda Keman'ın ses tınısını belirleyen önemli bir öğedir. Keman yapım ustalarına Luthier denir . Ülkemizde Keman yapım teknikleri çok gelişmiş , çeşitli yarışmalarda birincilik alan Luthierlerimiz vardır bunlar : Cafer Açın , Mesut Gözalan, Yunus Tarhan , Mehmet Alkan ,Nevzat Önder ,Ayhan Damcıoğlu , Ahmet İyidoğan ,Emin Tilev , Bedii Akol v.b.

KEMAN'IN AKORT SİSTEMİ

Keman 'ın metalden ya da hayvan bağırsağından yapılmış dört teli vardır . Akort sistemi pest'ten tize doğru : SOL-RE-LA-Mİ olarak düzenlenmiştir. Batı Kemanlarıyla aynı akort sistemine sahip olmasına rağmen , Türk Mûsikîsine uygun şekilde isimlendirilmiştir : DO-SOL-RE-LA dır . Bazı icracılar " LA" telini , İnce "SOL" düzeniyle kullanmaktadır bu konuda çeşitli fikirler öne sürülmüştür . Eskiden kullanılan ve Avrupa'dan getirilen Kemanların 5 esas 6 (7)ahenk teli olduğu ve aynı telin yine ince "SOL" olarak akord edildiği biliniyor. Bir başka görüş ise , Rebab ve Ud gibi çalgıların akorduna benzetmek için böyle hareket edildiğidir. ( "LA" akort Türk Mûsikîsi icralarında çiğ kalmakla birlikte , bazı makamlar transpoze edildiğinde icrada zorluklar oluşmaktadır )


Gitar Nedir?


Genellikle ahşap gövdeli, perdeli, altı teli olan, telleri parmakla çekilerek veya pena
ile vurularak çalınan telli çalgıya Gitar denir.

Gitar, parmakla ya da penayla çalınan esasen sekiz şekline benzeyen yanları iki tarafı oyuk üzerinde ses perdeleri olan uzun saplı ve telli bir çalgıdır. Gitarlar genelde altı tellidir ve değişik Ağaç türlerinden yapılırlar.

En alt tel bazen bir oktavlık bir aralıkla akort edilirken, en üst tel çoğunlukla tektir 16. yüzyılda beş telli gitarlar da ortaya çıkmıştır İlk gitarlarda sap kafası düz bir şekilde yerleştirilmişti ve akort burguları "friction pegs" arkadan ayarlanıyordu. Bu tip Gitarın klavyesi enstrümanın göğsü ile aynı seviyedeydi ve sekizle on arasında bağırsak ile bağlanarak yapılmış perdeleri "fret" vardı Gövdesi bugünün standartlarına göre daha küçük ve daha az kıvrımlıydı. Sırtı bombeli veya düzdü ve ses deliği "soundhole" dekoratif bir parşömen veya Ağaç işlemeyle kaplanmıştı. Bu tip gitarın kırılgan yapıda olması, değişen modalar, farklılaşan akortlama şekilleri ve metal tellerin kullanımı pek çok enstrümanın yok olmasına veya değişime neden olmuştur.



Gitarın Tarihi - Tarihçesi


Gitarın ilk atası Orta Asya'da yapılmış olan uddur. İlk başlarda ud gibi olurken Orta Asya'dan göç edip Avrupa'ya giden Orta Doğu Türkleri udu değiştirip başka bir hal almasına neden olmuştur. Gitarın ilk örnekleri İspanya'da ve parmakla çalınırdı.Daha sonra
Gitara 5 tel takıldı, daha önce sayısı az olan perdeler 10'a çıkarıldı. Teller pesten tize doru "la-re-sol-si-mi" olarak akortlanmaya] başlandı. 18.yy'ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir "mi teli" daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.

Daha sonra 19. yy. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi (büyüttü ). Vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.

Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan Gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen Elektronik bir yükseltici girmiştir. Elektronik gitar doğduktan sonrada Gitarın çeşitleri artmaya başlamıştır.Kendi üzerinde Amplifikatör bulunduran gitarlar,12 telli Gitarlar, çiftli gitarlar(üstte 12 telli altta 6-7 telli), 7 telli gitarlar, perdesiz gitarlar, Headless(kafasız) gitarlar çıkmıştır.

Gitarın ilk örnekleri İspanya'da XVII y.y.'da görülür. Bu enstrümanlar genellikle lavtaya benzer. O dönemde gitar üzerinde 4 tel mevcuttu. Bu teller kedi bağırsağından yapılma tellerdi ve parmakla çalınırdı.Daha sonra gitara 5 tel takıldı daha önce sayısı az olan perdeler 10'a çıkarıldı. Teller pesten tize doru "la-re-sol-si-mi" olarak akortlanmaya başlandı. XVIII y.y.'ın sonlarına doğru pes tarafa kalın bir "mi teli" daha eklenerek tel sayısı 6 ya çıkarıldı.

Daha sonra XIX y.y. ortalarında Antonio de Torres enstrümana yeni bir biçim verdi. Enstrümanı daha belirgin bir hale getirdi: büyüttü; vidalı burgular takıldı; saptaki perde sayısı (fret) arttı; sesi güçlendi, göğüs içindeki balkonlar tek bir merkezden çıkan seslere daha net yön verir oldu.

Daha sonra da gitar şekil olarak değişimlere uğradı. Folk ve caz müziğinde kullanılan gitarlara çelik teller takıldı. 1920 yılında elektro gitar doğdu. Elektro gitar sayesinde gövde rezonans kutusu olmaktan çıkmış enstrümanla dinleyici arasına, amplifikatör denen elektronik bir yükseltici girmiştir.

Gitar Türleri - çeşitleri

1 Akustik gitar

Görünüş itibariyle klasik Gitarları andıran akustik gitarın gövdesi klasik Gitardan biraz daha şişman ve basıktır. Daha dar bir sapa ve çelikten yapılmış tellere sahip olması klasik Gitarla arasındaki en büyük farktır. Tellerin çelikten olması akustik gitarın klasik gitardan daha basınçlı gergin bir sapa sahip olmasının nedenidir. Bundan dolayı akustik gitar biraz daha sağlam kasaya sahiptir klasik gitardan ağırdır ve tuşe yapısı daha farklıdır.

2 Elektro gitar
Katı ve oyulmamış gövdeye sahip olan elektro
Gitarda tellerden gelen ses manyetikler tarafından Elektrik sinyallerine dönüştürülüp yükselticiye yollanır. Genellikle pena ile çalınır. Manyetiklerin titreşimi algılayabilmesi için çelik tel kullanılır.

Elektrogitar çok basit bir tanımla tellerin titreşimini gövdesinde bulunan manyetikler sayesinde elektriğe çeviren ve böylece amfiye bağlandığında yüksek miktarda ses alınabilen gitardır. Diğer gitarlar gibi elektrogitarlar da sap, gövde ve bas olmak üzere üç ana bölümden oluşur. Bu arada bazı elektrogitarlarda bas bulunmayabilmektedir. Gitarda gövde, manyetikleri, sesin tonu ve seviyesini ayarlayan kontrol devrelerini içeren ve tellerin bir ucunun bağlandığı bölümdür. Teller, köprü ad verilen metal bir donanm üstünden geçenek ya gövdeye doğrudan ya da köprünün kendisine bağlanmaktadır. Tellerin hemen altında, köprüyle sap arasında yer alan, tellerin Mekanik titreşimini elektriğe çeviren manyetikler, gövdenin içine yerleştirilen elektronik ses-ton kontrol devresine bağlıdır. Bu devre, manyetiklerden gelen sinyalin, amplifikatöre gitmeden önce tonunda ve ses seviyesinde değişiklik yapmak için kullanılır. Ayrıca yine gövdedeki manyetik seçici Anahtar, sesin rengini deştirmek için istenilen manyetik veya manyetiklerin seçilmesini sağlar. Gövdenin sapla birleştiği yerin alt taraf, sapın gövde içindeki perdelerine kolay ulaşılması için, içeri doğru oyuk olarak yapılabilir (Single Cutaway). Bazı gitarlarda bu oyuk hem altta hem de üstte olabilmektedir (Double cutaway). Gövdenin sekli, gitar oturarak veya ayakta çalınırken en iyi dengeyi sağlayacak şekilde tasarlanır. Daha çok rock müzikte kullanılır, çoğu rockçı elektro gitar kullanır.

3 Bas gitar

Çalışma prensibi elektro gitara benzer. Fakat sesi
normal Gitarlardan 1 oktav kalındır. Portede bas gitar için Fa Anahtarı kullanılır. Değişik çeşitlerde bas gitarlarda bulunmaktadır: genelde 4 telli, 12 telli, 6 telli, 5 telli, perdesiz, kafasız.

4 Lap steel gitar
Hawaii yöresine ait bir gitardır.

5 Perdesiz gitar
Ara sesleri verebilmek için yapılmıştır. Normal gitara çok benzese de oldukça farklı bir ses rengine sahiptir. Perdesiz gitarı 1976 yılında ilk Erkan Oğur Türk müziği seslerine olan ihtiyacı için üretmiştir. Daha sonraları perdesiz elektrik
Gitar, 8 telli perdesiz gitar, çift saplı elektrik ve klasik perdesiz/perdeli gibi farklı modellerini üretmiştir.

6. 7 Telli Gitar

Klasik 6 telli gitarlardan pek bir farkı yoktur.Ancak tek nihai fark en üstte bulunan E (mi) telinden sonra B (si) telinin konulmasıdır. Bu sayede gitarda boş tel dizilimi aşağıdan yukarıya E(ince mi) B (Si) G (Sol) D (Re) A (La) E (Kalın Mi) ve "kalın" B (Si) dir.

7 Weissenborn gitar
Weissenborn ya da diğer deyişle H. Weissenborn bir tür lap slide gitardır ve Los Angelesda 1920ler and 1930'larda Hermann Weissenborn tarafından üretilmiştir. Yaklaşık olarak 5000den daha az sayıda orijinal enstrüman üretilmiştir ve kaç tanesinin halen sağlam kaldığı bilinmemektedir.


 

 

 
   
Gelişmiş TÜRKÇE-İNGİLİZCE sözlüğü değildir.(Sadece bilinen kelimelerin ingilizcesini verebiliyor. (örneğin;elma,kuş vb.)  
 

Türkçe - İnglizce / İngilizce - Türkçe Çeviri
Kelime:

© 2008 .


.
 
Bugün 10 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol